İttir Git!
Hayatlarında sadece işlerine yarayacak, oturdukları yerden para kazanacak insanları övmekten başka başarıları olmayan insanların bir programına denk geldim. Mourinho’nun gafını yakalamışlar; önce “Türkiye ligini izlemiyoruz çünkü Avrupa’da yayını yok” diyor, sonra da 5 ay sonra “izliyordum” diye çelişkili bir açıklama yapıyor. Bunun üzerine uzun uzun konuşmuşlar. Konuşsunlar, ama yarın Mourinho ile görüşme fırsatları olsa, Meloni’yi görmüş De Luca gibi kalakalırlar, orası ayrı.
Programın tamamını izleyemedim çünkü pohpoh mesleğinden kazandıkları sarı saatlerinden kulaklarım tıkandı. Gözlerim görüyor ama kulaklarım tıkanıyor. Ancak Erman Toroğlu kısmını izledim ve bu yazıyı yazmama sebep oldu.
Bu saygısızlıktır
Hangi üniversiteden mezun olduğunu bilmiyorum, ama iyi bir üniversitede zor bir bölümde eğitim görürken sporcu olmanın ne demek olduğunu biliyorum. Hayatında toplasan 5 km koşmamış biri olarak, “Bebek MAC koşu bandı hariç,” Gazi Üniversitesi’nde ve en zor zamanlarda eğitim alıp aynı zamanda düzenli antrenman yaparak hakemlikte iyi yerlere gelmiş birine, Türk futboluna alaycı bir şekilde “Asada sıkıntı var, baba” gibi küçümseyici bir tavırla konuşamazsın. Bu saygısızlıktır.
Erman Toroğlu haklı!
Erman Toroğlu’nun sözlerine katılıyorum. Mourinho’yu sevmediğimden değil; Erman Toroğlu haklı. “Bir sidik yarışı uğruna,” ülkemizdeki yalaka olmayan teknik direktörler yerine, seçilmiş bir kişinin böyle Türk futbolunu aşağılayıcı konuşmaya hakkı yoktur, olamaz. Sen Türksün, konuş, ama elin adamı gelip sallayamaz. Yeter! Ben de Türk futbolunu harika bulmuyorum ama bunun sebebi sizin gibi insanlar. Erman Toroğlu’nun “İttir git” lafı cuk oturmuş, güzel demiş.
Seni hiç hatırlamayacağım!
Bir dala tutunmadan diğerini bırakmayan biri değil. Siz kendinize neler yakıştırıyorsunuz bilmiyorum ama bu ırkçılık değil. Sen küçükken kardeşine hiç vurmadın mı, ittirmedin mi? Ama komşunun çocuğu kardeşine bir şey dediğinde izin verir miydin? “Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş gene kucaklamış.” Bir şeyin doğrusu vardır; o da korumak zorunda olduğun değerlerdir.
“Yaşlanıyor, üslup düşüyor” diyemezsin. Sen de yaşlanacaksın. Ben senin çocuğun yaşındayım ve emin ol, bu yazıdan sonra seni bir daha hiç hatırlamayacağım; adını bile bilmiyorum. Çünkü Erman Toroğlu değilsin!
Şeyma Sandal