Arkana bakma! O tarafa gitmiyorsun... Atıf Keçeci yazdı

Atıf Keçeci'nin Zaman Gazetesi'ndeki köşe yazısı büyük yankı uyandırdı. İşte, Kezçeci'nin, 'Arkana bakma! O tarafa gitmiyorsun' başlıklı köşe yazısı

Arkana bakma! O tarafa gitmiyorsun

Beşiktaş’taki durum çok yadırganmamalı. Spor, özellikle de futbol kulübü yöneticiliği tecrübe ister. Deneyim sahipleri, önceden olacakları dile getirdiklerinde başta, “Beşiktaş düşmanlığı yapıyorlar.” diye çeşitli şekilde ağır ithamlara maruz kaldılar. Gelinen noktada; gidişatın kötüye doğru olduğunu söyleyenler mi yoksa vaziyeti kabullenen hatta, “Stat yapılıyor, daha ne istiyorsunuz?” diyenler mi haklı çıktı? Eleştirenlerin yarınlara yol göstermesi için geleceğin haritasının dikkatlice çizilmesi gerek.

Yazımın başlığı bir müddet önce tanıştığım, ‘Beşiktaş gelişim grubu’ kurucusu, sevgili kardeşim Alper Kul’un kitabının kapak mesajı. Çok önemli olan geleceğe yatırım hususunda geçmişe bakılmamasını anlatan ifade biçimi. Başkan Fikret Orman, Nisan 2012’ye dönmeli, günümüze kadarki yanlışları bir otokritikle sıralamalı ve bundan sonrasındaki icraatlarına karar vermeli. İşe giriştiğinde stat inşaatı ve futbol şubesinin başarıları konusunda yenilikçi olacağını hep anlattı. 29 Kasım 2012’deki basın toplantısında ‘yeniden yapılanma’ hedefleri açıklandı. Yenilikçilik içerisinde gelir-gider dengesinin sağlanması, özkaynak düzeni planlaması, futbolun profesyonel ellere teslim edilmesi gibi projeler sunuldu.

‘Düşüncesini uygulayamayan başkan’

Bu anlayış çerçevesinde 22 Mayıs 2013’te, Önder Özen’in Türkiye’de bir ilk olarak ‘futbol direktörü’ atandığı duyuruldu. Başkan, teknik direktörlükte gözü olanı bu göreve getirmeyeceğini söyledi. Ancak o gün Özen’in, “Benim mesleğim teknik direktörlük, elbet bir gün bu görevi yapacağım; ama bu Beşiktaş Kulübü olamaz.” cevabı, Orman’ın, ‘düşüncesini uygulayamayan başkan’ damgası yemesine yol açtı. Bu yenilik hareketi 15 Temmuz 2014’te rafa kaldırıldı. Yerine 70’li senelerin anlayışı ‘futbol şube sorumluluğu’ ihdas edildi.

‘Komite’ çatısındakilerin yerine bu kez yeni sıfatla Ahmet Nur Çebi ve futbol a takımı sorumlusu olarak Mete Vardar getirildi. Bu atamanın asıl sebebinin, Çebi’yi üst düzey profesyonellerle anlaşamaması ve personele soğuk gelmesinden ötürü kulüpten uzaklaştırmak gayesi taşıdığını birçok kişi biliyordu. Bunu Sayın Çebi daha sonra anladı; ama yapacağı fazla bir şey yoktu. Hayat devam ediyor, futbol takımı şampiyonluk yolunda iddia taşıyordu. 30. haftada şampiyonluğun en büyük adayı gösterilmişken arka arkaya kaybedilen 7 puan camianın üzerine kâbus gibi çöktü.

Tek suçlu Slaven Bilic değil

Önceki gün gerçekleştirilen toplantıda bazı yöneticilerin dile getirdiği, “Başarısızlığın nedeni Slaven Bilic’tir.” fikrinin yanına önce başkanı, futbol şube sorumlularını, ardından diğer kurmayları dahil etmek lazım. Takım şampiyonluğa gidiyor, İzmir üzerinden Manisa yolculuğunda uçaktaki yönetim kurulu üyesi sayısı 2, sorumlu 3 kişi. Futbolcu, “Bunlar şampiyonluğa inanmıyor, bu yüzden ilgi göstermiyor.” demez mi? Oysa başta İngiltere seyahatleri olmak üzere neredeyse tam kadro ve de aile, eş-dost, akraba, uçağın doldurulduğu günleri hatırlamazlar mı?

Futbol işi ve profesyonel kulüplerde hele hele sermaye şirketi konumunda yüksek ciroların yönetilmesinde tecrübe çok önemli. Fakat görevli kişilerin bu konuda hiçbir deneyimleri yok. Bir kısmı yabancı sporcularla aynı dili konuşmak (Futbol) ehemmiyetli. Parasını düzgün alamayanlara moral-motivasyon verebilmek zor. Konya maçında, Başkan’ın mesajını soyunma odasına taşıyan sorumlunun arkasından edilen, “Önce paramızı verin.” sözünü yememek sağlanmalı. Kaybedilen karşılaşmanın akabinde ağlamak bu işin doğasına ters. Yapılan iş duygusallık değil, hakikât ister.

Günah keçisi seçildi ve Hırvat teknik direktör ile yollar ayrılacak. Sezon sonuna kadar devam kararı doğru. Bence yönetime önceki gün getirilmesi yanlış. Bilic’in gitmesiyle sorunlar çözüme kavuşmaz. Futbol şubesi sorumluları görevlerinden ayrılmalı ve de bu sistemden vazgeçilmeli, iş profesyonel ellere iyi bir seçimle bırakılmalı. Özellikle ‘iyi seçim’ vurgusunu yaptım. Çünkü Başkan’ın yakın çevresinin her işte ve atamada kendisini etkilemesi, Önder Özen gibileri parlatması ve aklına sokmasıyla yanlış karar alınabileceği gerçeği ortada.

‘Herkesi her zaman kandıramazsınız’

Beşiktaş’ın gelecek üç sezonu, UEFA yaptırımları yüzünden her bakımdan sıkıntılı. Dar kadro yapısı, yüksek bonservis bedelli transfer yapılamayacağı, gelir-gider dengesinin sağlanması ve ilk yıl için 20 milyon Euro’nun üzerinde zarar edilmeme şartı zorlayıcı. Son bir sene, pazar günkü İdari ve Mali Genel Kurul’da görüşülecek. Bazı grupların ‘ibra etmeme’ yanlısı olduğunu duyuyorum. Gün itibarıyla idarî ve malî birçok eleştiride bulunulabilir, olmalıdır da. Bu işin boyutunun ‘ibra etmeme’yi gerektireceğini düşünmüyorum.

Başkan kongrede geçmişi değil, geleceği anlatmalı, çok problem yaşadığı yönetim yapısının değişikliği dahil, özellikle malî dengeyi sağlamada uygulayabileceğine inandıklarını dile getirmeli. Toplum olumlu anlamda değişime uğradı. Boş vaatlere prim tanımayan bir yapı oluştu. Onun için gider, ajitasyon, enkaz edebiyatı ve de stat inşaatını kalkan yaparak bir yere varılamayacağı bilincinde olunmalı. Sayın Seba’nın çok sık kullandığı kısaca “Herkesi her zaman kandıramazsınız.” sözü hatırdan çıkarılmamalı… 

Atıf Keçeci - Zaman Gaezetesi 

a.kececi@za­man.com.tr

EN ÇOK İZLENEN VİDEOLAR
youtube kanalımıza abone olun





Kişisel verileriniz Şirketimiz tarafından farklı kanallar veya ilgili mevzuat kapsamında kamu veri tabanları üzerinden ve farklı hukuki sebeplere dayanarak; sunduğumuz ürün ile hizmetleri sağlamak, geliştirmek ve ticari faaliyetlerimizi yürütmek amacıyla toplanmaktadır.

KABUL EDİYORUM ÇEREZ POLİTİKASI