Hasan Arat'a yazılmış bir adalet!

Bir zamanlar Beşiktaş Spor Kulübü’nün kürsülerinde gülücükler dağıtan bir adam vardı. Adı Hasan Arat’tı. İdealleri büyüktü, vizyonu geniş, kelimeleri etkileyiciydi...

Bir zamanlar Beşiktaş Spor Kulübü’nün kürsülerinde gülücükler dağıtan bir adam vardı. Adı Hasan Arat’tı. İdealleri büyüktü, vizyonu geniş, kelimeleri etkileyiciydi... Gazeteci Burhan Akdağ'ın köşe yazısı: 

YUMRUKLARIN GÖLGESİNDE ADALET: HASAN ARAT’A YAZILMIŞ BİR DRAM

Bir zamanlar Beşiktaş Spor Kulübü’nün kürsülerinde gülücükler dağıtan bir adam vardı. Adı Hasan Arat’tı. İdealleri büyüktü, vizyonu geniş, kelimeleri etkileyiciydi. Ama işte her kelimenin bir bedeli, her bakışın bir yansıması vardır bu hayatta. Kimi zaman sustukların bile gelir bulur seni, hem de tokat gibi, bazen de yumruk gibi…

Hasan Arat için bugün dramatik bir dönüm noktasıydı. Beşiktaş Divan Kurulu toplantısında yaşananlar, sadece bir fiziksel saldırı değil; tarihin, hafızanın ve vicdanın kendisine attığı bir tokattı adeta. Zira bu tokadın yankısı, bir önceki başkan Ahmet Nur Çebi'nin uğradığı linç atmosferinde sessiz kalınan, hatta belki de için için sevinilen günlerden geliyordu.

O günlerde Çebi kürsüye çıktığında, elinde dosyalarla konuşmaya çalıştığında, tribün adaleti çoktan kararını vermişti. Hakaretler, küfürler, alaycı kahkahalar salonu inletirken, birileri arka sıralardan “devran dönecek” diye fısıldıyordu. Ve ne gariptir ki o devran, bugün Hasan Arat’ın suratında patlayan bir yumrukla döndü.

Hasan Arat için bu sadece bir yumruk değil; unutulmuş sorumlulukların, bastırılmış vicdanların, göz ardı edilen kulüp değerlerinin çarpıcı bir hatırlatıcısıydı. Zira Beşiktaş, sadece futbol oynanan bir saha değil, aynı zamanda bir duruşun, bir ahlakın, bir geleneğin ismidir. Ve bu isim, son yıllarda parça parça kirletildi. Önce taraftar bölündü, sonra yöneticiler birbirine düştü. Kürsüler savaş alanına döndü, divanlar mahkeme salonuna benzedi.

Hasan Arat da bu savaşın bir figürü olarak sahne aldı. Başkanlık hırsının gölgesinde, birleştirmek yerine ayrıştırmayı, dinlemek yerine susturmayı tercih etti. Zamanında atılan her suskun bakış, bugün suratına çarpan her darbeye dönüşmüştür. Çünkü bu camiada kimin hangi taşı attığı unutulmaz, sadece zamanı beklenir.

Beşiktaş’ın tarihi, Şeref Beylerle, Baba Hakkılarla, Süleyman Sebalarla yazıldı. O isimler koltuk için değil, değer için savaştılar. Bugün o değerlerin yerini menfaat ilişkileri, gizli ajandalar ve sosyal medya kabadayıları aldıysa, bunda sadece bir kişinin değil, susan, destekleyen, körü körüne bağlanan herkesin payı vardır.

Ve şimdi sormak lazım: Yumruk yiyen mi mağdur, yoksa bu ortamı yaratan mı?

Cevap basit ama sarsıcı: Her ikisi de aynı aynanın parçaları.

Hasan Arat için bu yaşanan, belki de geç gelen bir ders, geç gelen bir farkındalık olur. Belki artık kürsülerdeki gülümsemelerin yerini sağduyu, taraftar tribünlerinin dilini ise adalet alır. Ama unutulmamalı:

Kul hakkı sadece camide aranmaz, divan salonunda da karşına çıkabilir.

Çünkü hayat, bazen bize en unutulmaz dersleri en acı tokatlarla öğretir.

Ve bazen de o ders, bir yumruğun izinde saklıdır. 

Burhan Akdağ 

EN ÇOK İZLENEN VİDEOLAR
youtube kanalımıza abone olun





Kişisel verileriniz Şirketimiz tarafından farklı kanallar veya ilgili mevzuat kapsamında kamu veri tabanları üzerinden ve farklı hukuki sebeplere dayanarak; sunduğumuz ürün ile hizmetleri sağlamak, geliştirmek ve ticari faaliyetlerimizi yürütmek amacıyla toplanmaktadır.

KABUL EDİYORUM ÇEREZ POLİTİKASI